002- Peki Neden İnternet Girişimciliği?

Aramıza yeni katılan 315 kişiden birisiyseniz, hoş geldiniz! 👋 Burada internet girişimciliğiyle ilgilenen tam 782 kişi olduk!

İnternet Girişimciliği Notlarım adını verdiğim bu çiçeği burnunda bültenin ilk yazısına "neden?" sorusuna cevap vererek başlayacağım.

Evet, Simon Sinek'in o meşhur "Neden ile Başla (Start with Why)" kitabından aldığım ilhamla başlıyorum anlatmaya. Sonraki sayılarda "nasıl?" ve "ne?" yaptığımdan da bahsedeceğim.

Neden internet girişimciliği sorusu şu üç soruyu içeriyor benim için:

  1. Neden girişimcilik?

  2. Neden internet?

  3. Neden global?

1. Neden Girişimcilik?

Girişimciliğin temelinde insanların önem verdiği bir değerin üretimi var.

Ekonomi teorisinde girişimci; emeği, sermayeyi ve kaynakları bir araya getirerek bir değer üretir. Ürettiği bu değeri de arz edip talep edene teslim eder. Yani girişimci, farklı parçaları bir araya getirip bu parçaların bağımsız toplamından daha yüksek bir değer oluşturur.

Beni girişimciliğe iten şey de tam olarak bu değer üretimi.

İhtiyacı analiz et, çözüm geliştir, gerekli parçaları bul, bağları kur, sistemleri oluştur ve değer üret. Belki klişe olacak ama ben değer üretmeyi ve bu değeri insanların hayatına katma değer olarak eklemeyi gerçekten çok seviyorum.

Hiç para kazanmayacak olsam da yine insanların hayatlarını kolaylaştıran, onları mutlu eden bir şeyler yapardım. Hakeza yıllar geçtikçe anladım ki küçük yaşlarda dahi basit çabalarla insanlara değer sunmaya çalışmışım:

  • Lise yıllarında oyun CD'lerinin sınıflar arasında adil değiş tokuşu için bir kayıt sistemi kurmuştum. Bütün CD'ler benim elimden gelip geçiyordu, yoksa kim kime hangi oyunu verdi, haksızlık, kavga, gürültü ortalık karışıyordu. (Bundan hiç para kazanmadım.)

  • Üniversite yıllarında fakültede henüz kantin yokken otomatlarda su bitince millet susuzluktan ders dinleyemiyordu. Marketten onlarca şişe su alıp, poşetlerini kollarıma asarak amfiye getirip arka sıralara diziyordum. İsteyen suyu alıp yanına parasını bırakıyordu. (Bundan az biraz para kazandım ama kantin açılınca beni batırdı. 🙃)

  • Fakültede öğrenciler arasında paylaşılan notların ortak bir klasörü yoktu, herkes sürekli birbirine sorup Whatsapp geçmişlerinden dosya bulmaya çalışıyordu. Bir kısım insan da ücretsiz bulduğu notu, not bulamayan bir başkasına parayla satıyordu. Bu karmaşayı engellemek için bir Google Drive klasörü oluşturup bütün dersleri klasörledim, bulabildiğim bütün ders notlarını ekledim, başkalarını da eklemeye teşvik ettim ve bunu bütün fakülteyle paylaştım. Şimdi HÜHF Not Arşivi dev gibi oldu, her sene yüzlerce öğrenci yararlanıyor. (Bundan da hiç para kazanmadım. 😬)

Velhasılı kelam, ben sürekli etrafımı gözlemleyen, bir sorun gördüğünde hemen onun çözümünü kafasında tasarlayan, "aslında şöyle şöyle olsa, bir de şunu yapsak çok iyi olur" diyen bir insanım.

Sorun çözmeyi, değer üretmeyi, insanlara faydalı olmayı seviyorum. Kafam sürekli buna çalışıyor.

Şimdi haklı olarak diyeceksiniz ki girişimci dışında hiçkimse değer üretmiyor mu?

Tabi ki üretiyor, hatta belki girişimciden daha da çok değer üretiyorlar. Ama girişimciliğin bu serbest formu beni daha çok cezbediyor. Fikirden başlayıp insanların hayatına değer katan bir şey üretmek inanılmaz keyifli.

2. Neden İnternet?

Bu soru en basiti sanırım, çünkü internet çılgın bir şey. Son otuz yılı önceki otuz bin yıldan ayıran en önemli faktörlerden biri internet.

İnternetin Nimetleri başlığıyla size şunları söyleyebilirim:

2.1. İnternet sizi sınırların ötesine götürür

İnternetle beraber bütün insanlar uçtan uca birbirimize bağlandık adeta.

Ben bu yazıyı evimde bilgisayar başında yazıyorum şimdi, haftaya paylaştığımda artık bütün insanların erişebileceği bir ağda olacak. Siz bu yazıyı şu an nerede, ne zaman, hangi cihazdan ve ne durumda okuyorsunuz bilmiyorum; ama bir şekilde bu ağ size de ulaşmış.

Bilgiye erişim bu kadar kolayken dünyanın herhangi bir yerindeki bir müşteriye ulaşmak da bir o kadar kolay ve mümkün.

Şahsen daha ABD'ye ve Avrupa'ya bir adım dahi atmadan bu bölgelerden binlerce müşteriye ulaştım. Ürünümün fotoğraf ve videolarını Türkiye'de hazırlayıp, bunları dünyanın bir ucundaki müşteriye internet üzerinden gösterebiliyorum. Müşteriyi ikna ettikten sonra ödemesini de internetten alıp bütün müşteri hizmetlerini de internetten sürdürüyorum.

Herkesin bağlandığı o ağda "internette" olduktan sonra nerede yaşadığınızın önemi azalmaya başlıyor.

2.2. İnternet işleri ölçülebilir

İnternetteki süreçlerin neredeyse tamamı ölçülebilir.

Bugün mağazama kaç ziyaretçi geldi? Ziyaretçilerden kaçı hangi ürüne ne kadar süre baktı? Ziyaretçilerin ne kadarı ürünü sepete ekledi, ne kadarı sepete eklediği ürünü satın almadı? En çok hangi boyutta ve renkte ürünler satıldı? Ortalama sipariş tutarı ne kadar? Müşteri edinme maliyeti ne kadar? İade oranı ne kadar?

Bu soruların hepsine ve daha fazlasına internet sistemlerinin analitik yapısı sebebiyle kolay ve net cevaplar verebiliyoruz.

"Ölçemiyorsan geliştiremezsin" demiş Peter Drucker.

Mağazamıza gelen ziyaretçilerden yüzde kaçının satın alım yaptığını ölçmezsek hangi kampanyamızın nasıl bir etki oluşturduğunu da bilemeyiz. Ziyaretçinin hangi sayfada siteyi terk ettiğini tespit edemezsek hangi sayfamızın müşteriyi ikna edemediğini anlayamayız.

Bir işin performans metriklerini ölçmek o işi geliştirmenin ilk şartı.

Fiziksel bir mağazanın performans metriklerini ölçmeye çalıştığımızda internetin sunduğu kolaylığı daha net anlayabiliriz:

Mağaza vitrinine kaç kişi baktı? Vitrinde en çok hangi ürün dikkat çekti? Vitrine bakanlardan kaçı mağazaya girdi? Mağazaya girenler en çok hangi ürünlere baktı ve ortalama ne kadar süre geçirdi? Kaç kişi istediği bedeni veya rengi bulamadığı için satın alım yapmadan çıktı?

Bu tür sorulara cevap bulmak o kadar zahmetli ki hiçbir fiziksel mağaza sahibi bunlarla uğraşmak istemez. Bu yüzden işler iyi gitmediğinde nerede hata yapıldığını tespit etmek de çok zor olur.

Neyse ki internet sistemleri bize işimizin performansı hakkında fazlasıyla bilgi veriyor. Bize düşen bunları takip ve analiz edip gerekli iyileştirmeleri yapmak.

2.3. İnternet kendi kendine ve sürekli çalışır

"Internet never sleeps" cümlesi ne demek istediğimi çok iyi anlatıyor.

İnternete sunacağınız çalışmayı ortaya çıkardıktan sonra internet sizin için sürekli çalışır. Gece gündüz, 7/24, bıkmadan, usanmadan, tıkır tıkır... Bir kez yaptığınız çalışma binlerce kez paylaşılır, yüz binlerce kez gösterilir.

İnternet sizin için hem müşteriye ulaşır, hem fotoğraf videolarla ürünü pazarlayıp müşteriyi ikna eder, hem de satışı bağlayıp ödemeyi getirir. Bunların hepsi kendi kendine çalışan sistemler tarafından yapılır.

2.4. İnternet şartları demokratikleştirdi

İnternette herkes yarışa aynı yerden başlıyor.

Bugün bir Fortune 500 şirketi ile sıradan bir girişimci Amazon'da satış yapmak isteseler neredeyse aynı şartlara tabiler. Her ikisi de satıcı hesabı açıp, ürünlerini envantere ekleyip, pazarlayıp satmaya çalışacaklar. Aynı reklam panellerini kullanarak, aynı anahtar kelimelerle müşterinin gördüğü yerde olmaya çalışacaklar.

Benzer şekilde bir Google aramasında ön sıralarda olabilmek için devasa markalar da küçük girişimler de aynı kıstaslara göre değerlendiriliyorlar.

İnternet küçük girişimler için pazara giriş bariyerlerini hafifletiyor veya kaldırıyor. İnternette herkes (neredeyse) eşit haklara sahip.

2.5. İnternette izne gerek yok

Naval'ın da dediği gibi, internet sistemleri (robotları) elimizin altında, sadece daha verimli çalışması için veri merkezlerinde tutuluyor.

İnternet üzerindeki bütün sistemler çalıştırıp kullanalım diye bizi bekliyor. Başkasından izin istemeye de yetki talep etmeye de gerek yok. Geleneksel sistemlerdeki yaş, tecrübe, referans gibi değerlendirme kıstasları da yok.

İhtiyaç duyulan bir çözümü geliştirip sunmak tamamen sizin elinizde.

3. Neden Global?

3.1. İnternet doğası itibariyle global

İnternette dünyanın her yeri eşit uzaklıkta.

Durum böyleyken neden yaptığınız işi sadece bir ülke ile kısıtlayasınız? Aynı bilgisayar, benzer emek ve çaba ile onlarca kişiye ulaşabilecekken neden birkaç kişiye ulaşmaya çalışasınız?

Evet dil bariyeri var, evet fiziksel ürünlerde lojistik, gümrük, depolama gibi sancılı süreçler de var. Ama bunların hepsi global pazarların getirdiği fırsatlar karşısında çok küçük sorunlar.

Üstelik Türkiye'den hiç çıkmadan bütün dünya pazarlarına ulaşmanız gayet mümkün. Yabancı bir ülkede şirket kurup bütün operasyonunuzu başka bir ülkeden yürütmeniz bile mümkün. ABD, İngiltere, Kanada, Estonya ve daha birçok ülke uzaktan şirket kurup yönetebileceğiniz yapılar sunuyor.

İnternette siyasi ülke sınırlarında bir iş kurmak tezat geliyor ve intraneti çağrıştırıyor bana. İnternet herkesin bağlanabildiği bir ağ iken, intranet organizasyonlar içinde kullanılan sınırlı erişimin olduğu ağlardır.

İnternetle herkese ulaşabilirken, intranetle yakın çevrenizdeki kişilere ulaşabilirsiniz, aynı yerel işlerde olduğu gibi.

İnternet varken intranette vakit kaybetmek istemiyorum, bu yüzden global pazarları hedefliyorum.

3.2. Güçlü ekonomiden kazanmak

İçinde yaşadığınız ekonomiden daha güçlü bir ekonomiden kazanmak her zaman daha mantıklı. Çünkü bulunduğunuz ekonominin ortalama yaşam giderlerine katlanmak zorundasınız.

Nerede yaşadığınız fark etmez, yaptığınız çalışmayı bulunduğunuz ülkeye satmak isterseniz o ülkenin ortalama fiyatları üzerinden bir karşılık alırsınız.

Türkiye'deki standart bir yazılımcı Türkiye'deki emek piyasasının ortalamalarında bir ücret alır. Çoğu zaman bu ücret yaşam giderlerini karşılar ama refah getirmez.

Bir ABD şirketinde yazılımcı olarak işe girmek için ABD'ye giderseniz oradaki yaşam giderleri de sizin aldığınız ücret nispetinde olacaktır. Kiraladığınız evin maliyeti, aldığınız hizmetler, eşyalar, beslenme masrafları, ulaşım giderleri artacaktır.

Ama Türkiye'nin ortalama maliyetlerinde (nispi olarak ucuza) yaşarken, çalışmanızın karşılığını ABD'den (nispi olarak fazlaca) alıyorsanız işte o zaman "cheat code"u buldunuz demektir.

Türkiye'de ederi 10.000 TL görülen çalışmanızı ABDli bir şirkete sunduğunuzda $3.000 ödemeyi kabul edebilirler. Çünkü üretilen değerin fiyatını o değerin hangi ekonomide teslim edildiği belirliyor.

İçinde yaşadığınız ekonomiden daha güçlü bir ekonomiden kazandığınızda doğal olarak yaşadığınız yerin ortalama kazançlarından kurtularak daha fazla kazanıyorsunuz.

3.3. İhracat candır

İhracat, içinde yaşadığınız ekonomiyi zenginleştiren yegane unsurdur.

İthalat ve ihracat birbirine yakın ticari faaliyetler gibi görülse de aslında bir ülkenin ekonomisi açısından çok zıt sonuçlar doğururlar.

İthalat ile ülkemize soktuğumuz her mal ülke kumbaramızdan eksiltirken, ihracat ile ülkemize soktuğumuz her kuruş ülke kumbaramıza eklenir.

Ben de yurt dışından elde ettiğim geliri Türkiye'ye getirerek ülkemizin kumbarasına ekliyorum ve çok küçük bir çabayla da olsa ülkemi zenginleştiren tarafta yer almaktan büyük mutluluk duyuyorum. (İhracat farkındalığı için Kadir Köymen'e teşekkür etmeden geçemeyeceğim.)

4. Toparlamak Gerekirse

Şu üç sebepten internet girişimciliğini seçtim:

1- Bir girişimci olarak değer üretmeyi seviyorum.

2- Sınırların ötesinde sürekli çalışan işler için interneti kullanıyorum.

3- Güçlü ekonomiden kazanmak ve ihracat için globali hedefliyorum.

Böylelikle neden internet girişimciliği sorusunu kendi açımdan cevaplamış oldum.

Sizin neden internet girişimciliğiyle ilgilendiğinizi de merak ediyorum aslında. Söyleyecekleriniz varsa bu e-postayı cevaplayarak bana ulaşabilirsiniz.

Kalın sağlıcakla!